top of page
  • Black Instagram Icon

Anne Yalnızlığı: Çocuğun Oyun Arkadaşıyken Kendinle Arkadaş Olabilmek

  • Yazarın fotoğrafı: herseyinannesi
    herseyinannesi
  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 gün önce

Anne ‘Yalnız’lığı: Çocuğun Oyun Arkadaşıyken Kendinle Randevunu İptal Etmek


Merhaba sevgili kendini unutmuş anne,

Bugün seninle, “kendine vakit ayıramama”nın aslında bir “kendini kandırma sanatı” olduğu gerçeğini konuşacağız. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, “Bugün çocuğu babasına bırakıp kafeye gideceğim” cümlesi, bir anne için “Ay’a roket fırlatacağım” demek kadar gerçekçi. Ve evet, o roketin yakıtı da genelde *kaybolan çorap* endişesiyle bitiyor.



anne yalnızlık


1. “Anneler Yalnız Kalıyorum” Dediklerinde Aslında Ne Oluyor?


Yalnız kalmak, annelikte bir *mitoloji*! Çocuğu parka bırakıp eve döndüğümdeki o 20 dakika, teoride “Ben zamanı”, pratikte ise “Acaba düşer mi?” paniğiyle geçiyor. Telefonuma bakıyorum: 3 bildirim. Biri çocuk doktorundan, diğeri “Anne süt nasıl çoğalır?” araması yapan teyzemden. Yalnız mıyım? Evet. Zihnim boş mu? *Boşalt çekmecesine dolu çorap doldurmuşsun gibi.*


2. “Arkadaş Buluşması” mı Dedin? Buyur, Konuşma Gündemimiz:


- **Dakika 1:** “Nasılsın?” diye soruyorlar. *Nasılım?* Son 3 aydır duş alırken bile “Şampuan şişesini sakın içme oğlum!” diye bağırmaya şartlandım.

- **Dakika 5:** Konu çocuk uyku düzenine geliyor. “Bizimki geçen gece 37 kez ‘Su ver’ diye ağladı,” diyorum. Arkadaşım iç çekiyor: “Bizimki 38 kez.” *Rekabet bile annelik temaslı.*

- **Dakika 15:** Bir ara “Hayat nasıl gidiyor?” diye sormak istiyorum, ama aklıma çocuğun yarınki aşı randevusu geliyor. *Annelik, sohbeti çocuk dışına çıkarmaya izin vermeyen bir diktatör.*


3.Kafede Tek Başına Kahve İçmek” denen O Efsanevi An


Çocuğu eşime bırakıp kendimi kafeye attığım o nadir anlarda bile, içimde bir *mini anne alarmı* çalıyor: “Düşünsene şu an evde yangın çıksa ve sen burada tost yiyorsun!” Kahvemi yudumlarken telefonumu kontrol ediyorum: 0 mesaj. *Şüpheleniyorum:* “Acaba sessizlikten mi öldüler?” Hemen bir fotoğraf istiyorum: “Her şey yolunda mı?”


4. “Annesi, Kendine Zaman Ayır” Diyenlere İnce Bir Çizgili Pijamadan Selamlar


Toplum bize “Kendine vakit ayır” diyor. Peki bu vakit nerede?

- **Seçenek A:** Çocuk uyur uyumaz 1 saat. *Ama o saatte ben ya bulaşık yıkıyorum ya da “Acaba uyandı mı?” diye koridorda nöbet tutuyorum.*

- **Seçenek B:** Sabah 6’da kalkıp “kendimle buluşmak”. *Ama o saatte tek isteğim, yastığa geri dönüp “Ben öldüm” numarası yapmak.*

Sonuç: “Kendine zaman ayırma”nın annelikteki karşılığı, *tuvalette telefonla 5 dakika Instagram’a bakmak.*


5. Hiç Anne Olmasaydım” Diye Düşündüğüm O Anlar…


İtiraf zamanı: Bazen, o minik eller bana sarıldığında bile için için, *“Keşke bazen hiç doğmasaydı”* diye düşünüyorum. Sonra hemen kendimi suçlu hissedip 3 dakika boyunca “Ben kötü bir anneyim” diye ağlıyorum. Annelik duyguları işte: *%50 saf sevgi, %50 akıl hastanesi.*


Ama şunu fark ettim: Bu pişmanlık değil, *yorgunluk.* Çünkü annelik, bir insanı 7/24 taşımak değil; kendini o insana 7/24 *adamak.* Ve bu “adama” işi, bazen “Ben neredeyim?” diye sordurtuyor.


Kendi Arkadaşım Olmayı Öğrenmek


Artık “yalnız kalmayı, çocuğun tuvalette oyun oynarken kapının önünde beklemek* olarak kabul ettim. Ya da *arabada müzik dinlerken arka koltuktan “Anne susadım” sesi gelene kadar geçen o 2 dakika.* Belki de annelikte yalnızlık, *iç sesinle bile konuşamayacak kadar meşgul olmak.*


Ama itiraf ediyorum: Bazen, o minik kahraman uyuduğunda, kanepeye uzanıp bir dizi açmak yerine, onun kokusunu çektiği battaniyesine sarılıyorum. Çünkü annelik paradoksu bu: Hem kaçmak istiyorsun hem de o kokuyu ciğerlerine çekmeden yaşayamıyorsun.


Bu beyin artık *“çocuk modunda”* çalışıyor. Ve maalesef, “eski sürüm”e geri dönüş yok. Ama belki de bu yeni yazılım daha iyidir? *En azından artık kimseye “Seni seviyorum” demeyi unutmuyorum… Çünkü bunu her gün 40 kez söylüyorum.*


Annesi, Sen Yalnız Değilsin (Ama Evet, Yalnızsın)


Evet, belki artık bir fincan kahveyi tek başına bitiremiyorum. Belki arkadaş sohbetlerimiz “Hangi emzik markası?” tartışmasına dönüşüyor. Belki de “kendim” dediğim kişi, *çocuğun oyuncağını tamir ederken elinde yapıştırıcıyla dans eden bir kadın.*


Ama şunu biliyorum: Bu yalnızlık, aslında bir kalabalık. Milyonlarca annenin aynı anda “Acaba şimdi ne yapıyor?” diye düşündüğü bir kalabalık. Ve belki de bu yüzden, hiçbirimiz gerçekten yalnız değiliz. Sadece, aynı gemide kürek çekenler olarak, molalarda birbirimize göz kırpıyoruz: “Biliyorum, biliyorum…”


Bir dahaki buluşmamızda, *çocuksuz* konuşalım diyeceğim ama… Neyse, siz bana katılın yeter. Yanımda çocuk oyun alanı olan bir kafe seçerim. 😉

Opmerkingen


bottom of page